21 Aralık 2016 Çarşamba

Neden Tesettür Ruha Ağır Gelir ? Vesveseler ile birlikte Çevrem Ne Der Diye düşünenlere..

Arkadaşlarım burada bu konuya değinmek istiyorum. Tesettür neden insan bedenine ve ruhuna ağır gelir? Oysa aslında ağırlık değil inanın bana. Ben yıllar yıllar öncesinden beridir güzelliğine düşkün, alımlı olmayı seven bir bayandım sanmayın ki elbette açık kıyafetler giymiyordum  ama yine de işte dar pantolonlar falan giyiyordum.  Yaşım 24 ve ben bu yaşıma kadar hiç kapanmayı aklıma getirmedim. Şeytanın vesvesesi bu ya külfet olarak görüyordum hatta . Sonra üniversitedeyken Kuran mealine ilgi duymaya başladım ve okudum okudukça neleri yanlış yaptığımı anlamam için fırsat buldum. Ve kafama koydum örtünecektim. Peki ama nasıl ? henüz hiç bir kıyafetim yoktu ve ben kapanmaya dair hiçbirşey bilmiyordum. Yazın ortasıydı hava çok sıcaktı bu sıcakta o kıyafetler nasıl giyilebilirdi? ( tam manasıyla tesettürden bahsediyorum boydan boya ferace veya cilbab tarzında) Sonra evlendiğimde düğünümde gelinliğimi açık giyemeyecek miydim ? , saçlarımı özenle yapamayacak mıydım? Bu düşünceler beni aklımı sarmaya başladı. Ama bu düşüncelerden ağır basan bambaşka birşey vardı. O da adını bile duyduğumda buz kesmemi sağlayan içimi titreten ÖLÜM'DÜ. Dedim ki kendi kendime ne demek kapanamazsın ne demek sıcakta terlersin , Cehennemden daha mı sıcaktı yaz mevsimi , Yada gelinliğin kefeninden daha mı beyazdı ki sen gelinliğin için amelini kirletecektin. Bu düşüncelerle kuvvetli vesvese ve şeytan ve ve ve nefis üçlüsünü yenmeyi başardım. Ve ramazan bayramının ilk günü örtüme büründüm. Önemli değildi nasıl yaptığım nihayet bedenimi çepeçevre kuşatan haram göz ve bakışların tesirini kıran o örtümle baş başaydım. Ve örtündüğümü görenler çeşitli yorumlarda bulundu yok hangi camiaya üye oldun da böylesin yok nedir bu halin biraz modern olsana , yok güzelliğini neden yok ettin gibi çeşitli olumsuz yrumlarla karşılaştım. Ama çevrem değildiki önemli olan önceden beridir zaten onlar ne der acaba onlar şu aldığım kıyafeti beğenir mi acaba saçım gözlerinde hoş duruyormu diyerek yaşamadım mı koskoca yıllarımı. Beni Yaradan benim hayat bulmamı sağlayan nefesi bana bahşeden YÜCE İLAHİ KUDRETE SAHİP ALLAH VARKEN KİMDİ ONLAR ?? ACİZ KULDUK SONUÇTA. Allah gibi ilahi kudret varken bu zamana kadar onun emirlerine uymazken ne kadar da gözlerine hitap ettiğimde beni sevip beğeniyorlardı. Demekki beni kalbim aklım fikrim ile sevmemişlerdi. Onlar için dış görünüştü sadece. Ama ben tüm bu güzellikleri anladığımda kim ne der diye düşünmedim örtüsüne sadık kalan ve bir o kadar da insanları bilinçlendirmeye çalışan bir bayandım artık. Kim ne derse desin mezar kara toprak tek kişilik her birey için.Ve ben öldükten sonra beni bir gassalın ellerine teslim ettiklerinde ve oradan alıp kara toprağa teslim ettikten sonra hangisi yanımda kalacaktı? O kabirde tek başıma kalacağımda kim yanımda olacak hangi geri kafalı diyen yada modernizme ayak uydur diyen hangi arkadaşım hangi komşum hangi akrabam yanımda olacak?

Örtünmek isteyen kardeşlerim beklemeyin Allahın rızasını kazanmak için nolur erteleme yapmayın. Rabbinizi ertelemeyin. Çevrem ne der demeyin Rabbim ne der diyin. Çünkü ''Her nefis ölümü tadacaktır '' Ölümün bile öleceği o günde bize amellerimizden başka kim dost olur ah güzel kardeşlerim Rabbinize dönün . Şüphesiz ki O çok bağışlayıcı ve affedicidir. Zararın neresinden dönersek kardır unutmayın. Günahkarım namazım yok diyerek sürekli amelleri ertelemeyin bunlar vallahi şeytanın tuzaklarıdır. O gafil, Rabbinin huzurundan kovulduğunda and içmiştir tüm insanlığı yoldan çıkartacağına dair. Ama Allah benim salih kullarım senin yalanlarına itibar etmez demiştir. Rabbimin emin olduğu salih kullardan olmak dileğiyle. Hoşçakalın..

19 Aralık 2016 Pazartesi

Hayatimin miladi, varligimin anlamiydi Nisa suresiyle tanisisim. 

Meğer ne kadar da boşmuş dolu sandiğim yasamim. 

Ne kadar da degersizmisim , degerli Sandığım gözlerin mahreminde ..

 Bir hic uğruna dökülmüş takvimden yapraklar teker teker ve ömrüm tane tane günlerini yitirirken haramlardan bir haber seyretmisim koskoca gecen senelerimi.. 

 Şimdi anlıyorum gecen her günümde fitneli gözlerin hapsinde oluşumu. Bedenimi derinden kemiren bakışlara, gözlerimi kapatisimin ve yüreğimi ayetlere Duyarsizlastiran nefis ve seytan ikilisinin ilmek ilmek kalbimi haramlara inşa edişini , örtümun bana vermis olduğu özgürlükle daha da iyi anlıyorum şimdilerde. . 

Ben Rabbim için degerliyken kendimi nasil da hayatin hicliklerine savurmusum. Oysa neydi ki ömür dediğin, hayat dediğin neydi?? 

Günler, aylar, yillar diye ölçülebilen ve nihayet sonu olan ölüm denen hakikatle son bulus degil miydi sahte dünya yolculuğu.. o zaman neden bu hirs, vurdumduymazlik , bencillik , kin, nefret, ofke, kendini Allaha teslim edemeyis niye ?

 Rabbin degil mi sana nimet veren seni yoktan var eden ve seni herkes unutsa bile unutmayan ilahi kudret O degil mi?

 Dilinin sukursuzlugu ,5vakitte Hayyal El salah , Hayyal El Felah yuceligiyle seni namaza ve kurtulusa cagiran davet degilmi Rabbinin sana sundugu kurtulus mucizesi..

 
Ne zaman öleceğini bilmeden yürüdüğün bu kainatin yalanli yolunun seni hemde sen gibi akil ve irade sahibi yaratilanlar icinde en degerli kilinan insanoglunu aldatmasina neden izin veriyorsun? ?

 Şu icinde şuanda aldigin nefesin bile sana emanetken üstelik ne zamana kadar o şükür bile etmediğin nefesinin varliginin seninle olacağını bilmedigin halde neyi beklersin hala Rabbine donmek için. .

Uyan insanoglu uyan ki insanlık uyansin , uyan ki Rabbin rızasını kazanasin . Selam ve dua ile..

Önceleri bilmezdim hayatın ne demek olduğunu. Yaşadıkça anladım. Anladıkça yaşadığımın farkındaydım. Yaşam serüvenimin miladını doğduğum gün olarak değil kendimi bildiğim gün olarak değiştirmeye karar verdiğimde, henüz birşeyleri sorgulamayan, kendini anlamlandıramayan bir meçhuldüm. İçimde hep yeri doldurulamayacak eksikliklerin ağırlığında ezilirken , nelerin içimi hiçleştiren dürtüler olduğunu düşündükçe anlamaya başladım. Aslında basitti. Sadece dine sadık olduğunu söyleyen ama aslında dinle alakası olmayan biriydim. Sözde müslümandım ama müslümanlığın gereği neydi kimdi müslüman? İnanan diyorlardı inanmak neydi sahi? Varlığından haberdar olduğun Yaratıcına baş kaldırmak mıydı kılmadığın namazlarla , ya da 5 vakitte seni sürekli davetine çağıran o sese kulak vermeden geçirdiğin onca çöp zaman mıydı seni alıkoyan anlamlandırmadığın gerçeğe ? İşte burada durdum.. Düşündüm uzunca.. Bu ben değildim. Müslümandım , inanıyordum ve evet bir Yaratıcımın olduğunu biliyordum. Ama bu ısrar niyeydi şükürsüzlüğe niyeydi Rabbini 5 vakitte mutlu edememek.. Oysa sayısız nimet seriliydi önümde , karnım doyuyordu nice ekmek bulamayanlara kıyasla, barınıyordum sıcacık evimde umarsızca .. Ve herşeyden önemlisi nefes alıyordum bu nefesi bana verene şükür eksikliğiyle. Ben bu olmamalıydım bunca şeyi karşılık beklemeden kuluna bahşeden bir Yaradan karşısında .. İşte miladım buydu aslında bunca geçen zamana karşılık uyanmamdı gaflet uykusundan. Şükür diyerek kendime gelmemdi yıllarca haykırırken duyulmayan çığlığım. Buydu.. Derken artık secdede Allah'ın huzuruna çıkan bir kul olmuştum. Hayatın hiçbir aşamasında bulamadığım huzuru nihayet bulmuştum. Meğer zor değilmiş seni Yaradanın huzuruna çıkmak. Oysa dünyevi zevklere kapılınca ne de zor geliyordu. Zor değil inanın değil.. Sonuç mu bir seccade mutluluk :)